İşte Bursalı Şirketlerin Dijital Karnesi

25 Mar
2016
Web

Dünya, akıllı üretim (smart manufacturing), nesnelerin internetiyapay zekateknolojileri, 3D baskı ile Endüstri 4.0 kavramını tartışıyor. Dünyada birçok ülke hızla yeni ekosisteme hazırlanırken, Türkiye bu konuda ne yazık ki istenen adımları atmakta yetersiz kalıyor. Bursalı şirketler de teknoloji ve dijitalin önemini yeterince kavrayabilmiş değil.

İşte Bursalı şirketlerin dijital karnesi…

Dijital strateji yok

Bu yıl ocak ayında Davos Zirvesi’nin ve bugünlerde Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin ana teması “Endüstri 4.0″oldu. Endüstri 4.0’ın ana omurgasını “nesnelerin interneti”oluşturacak.

Endüstri 4.0

2020 yılında dünya genelinde 550 milyar cihazın birbirine bağlanması ve 25 milyon mobil uygulamanın aktif olması bekleniyor. Sözünü ettiğimiz zaman bundan yaklaşık 5 yıl sonrası. Böylesine dramatik bir sürecin yaşandığı bir dönemde birçok Bursalı şirket bırakın Endüstri 4.0 dönemine hazırlanmayı henüz “nesnelerin interneti” bile duymuş değil.

Web siteleri dökülüyor

Bursalı şirketlerin dijitalle imtihanını anlayabilmek için hızlıca web sitelerini ziyaret etmeniz yeterli. Buyurun, üşenmeyin, bir tur atın…

Hala 10 yıl önce yapılmış ve neredeyse ezici bölümünün bir yönetim kaygısı duymadıkları “adres belli olsun” sitelerinden ibaret. Azımsanmayacak sayıda şirket sitesinin hosting, domain süresi uzatımı gibi basit konuları bile takip etmediklerini, web sitelerinin dijital mezarlığa gömüldüğünü göreceksiniz.

Oysa Google, kafayı fena halde mobile takmış vaziyette ve mobil  uyumlu olmayan siteleri Mayıs 2016’dan itibaren neredeyse indekslemeyecek desek yeri.

Her şeyin mobilleştiği bir dönemde birçok şirkete, tarihe gömülen flash uygulamalarla dijitalde artık bir adım bile atamayacaklarını birileri acilen anlatmalı.

Webi bile çözememişken nasıl fiziksel webe geçeceksiniz!

Haberiniz olsun, şirketiniz daha web işini çözemeden “fiziksel web” dönemine giriyoruz. Yakında fiziksel web ile çevremizdeki nesneler ile iletişim kuracağız. Bu cihazlar çevrelerine sürekli olarak URL yani bir web sayfası linki yayacaklar. Yakın bir gelecekte evimizdeki, ofisimizdeki, şehrimizdeki her tür nesne ile iletişime geçeceğiz. Ürün ve hizmetlerinizi fiziksel webe uygun hale getirmezseniz, bunu yapacak olan rakiplerinize müşterilerinizi teslim edeceğinize yüzde 100 emin olabilirsiniz.

Mobilleşme de ne ki!

Hal böyle olunca, alem Endüstri 4.0’a koşarken mobilleşmenin, mobil uygulamaların önemini anlatmak, artık web sitelerinin bile yetersiz kaldığını göstermek zor oluyor. Bugün “sohbet ekonomisinin” geçerli olduğu yeni bir ekosistemin içindeyiz. Bu ekosistem ürün ve hizmet sürecinizi etkilediği gibi çalışanlarınızın da hedef kitleleriniz, müşteri gruplarınızla yeni bir iletişim ve ilişki yönetimini zorunlu kılıyor. İktisadın temel kuralıdır, “müşteriniz neredeyse siz de orada olacaksınız”.

Bakın müşterileriniz bugün nerede: We are social 2016 Dijital Raporu

(Lütfen bu uzun raporun içindeki Türkiye verilerini bulun ve dikkatlice inceleyin)

Hangi sektörde olursanız olun yeni, büyük bir dalga, yakında büyük tsunami üzerinize doğru geliyor. Duydunuz mu bilmiyorum, Uber, hiç bir taksiye sahip olmadan dünyanın en büyük taksi şirketi oldu;Airbnb, hiç bir gayrimenkule sahip olmadan dünyanın en büyük konaklama sağlayıcısı oldu;Skype/WeChat, hiçbir telekom altyapısına sahip olmadan dünyanın en büyük telefon şirketleri oldu;Alibaba, hiç bir stoku olmadan dünyanın en büyük marketi oldu; Facebook, hiç bir içerik oluşturmadan dünyanın en büyük medya şirketi oldu; SocietyOne, hiç parası olmayan dünyanın en büyük bankası oldu; Netflix, hiç bir sinema salonuna sahip olmadan dünyanın en büyük sinema yayın şirketi oldu; Apple/Google, hiç uygulama yazmadan dünyanın en büyük uygulama satış şirketleri oldu.

Eğitim, yemek sektörü, perakende ve daha nice farklı sektörlerden daha onlarca yeni nesil şirket sayabiliriz. Ve dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, neredeyse tümünün Türkçe dil desteği var…

Haberiniz olsun, bunlar yerel operasyonlarıyla dünyaya yayılıyorlar…

Duymamış olabilirsiniz, ama CDO atamaya hazır mısınız?

imagee

 

Artık internet ve sosyal medya dönemini geride bırakıyoruz; daha doğrusu aşıyor ve birkaç adım daha ileri gidiyoruz. Bugün artık geçerli olan “dijitalleşme”. Dijitalleşme ise artık Bilgi İşlem (IT) departmanınıza ya da şirketinizdeki meraklı, acar birkaç personelinizin ilgi alanına terk edebileceğiniz bir süreç değil. Dijitalleşme artık topyekün tüm üretim/hizmet süreçleriniz, organizasyonunuz, tüm çalışanlarınız ile birlikte yürütebileceğiniz, aslında bundan sonra zorunlu da olduğunuz bir süreç. Vizyon ve misyonunuzu dijital ile yeniden tanımlamalı, stratejik dijital planlama ile yeni bir iş yapış sürecine geçmelisiniz. Bunu ise ancak bir CDO (Chief Digital Officer / Dijital Değişim Başkanı) ile yapabilirsiniz.

Dünya genelinde yaklaşmakta olan tsunaminin ayrımında olan 2014 yılından itibaren şirketler Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi, Genel Müdür, ya da Genel Müdür Yardımcısı pozisyonunda CDO ataması yaparak şirketlerini dijital ile yeniden tanımlayarak yeni ekosisteme uyum sağlamaya çalışıyorlar. ABD’de David Mathison‘un kurduğu CDO hareketi son iki yılda dünya geneline yayılıyor. Türkiye’de de bu sürece CDO Turkey Platformu öncülük ediyor. İncelemenizi öneriyorum…

Eski köye yeni adet gelmez

Peki nereden başlamalı?

Elbette büyük bir zihinsel devrimle; yeni bir vizyon ve bunları uygulamaya geçirecek bir cesaretle başlamalısınız. Anlayın artık, dijital, eski iş yapış tarzınızın, geleneksel iş modelinizin üzerine giydireceğiniz yeni bir “pazarlama ve satış” kanalınız değil.

Her şeyi yeni baştan planlayıp, organize edeceğiniz ve yöneteceğiniz bir süreç bu. Birçok şeyi baştan aşağı değiştireceğiniz, yeni pazar ve yeni müşteri koşullarına göre organize olacağınız yepyeni bir eşikteyiz.

Eski köye yeni adet getirerek bu süreci idare edemezsiniz; köyü baştan aşağı yenilemeniz, muhtemelen köyden kente göç etmeniz gereken bir dönem bu.

Özcan Yazıcı

Özcan Yazıcı
Yazar

Dijital Strateji ve İş Geliştirme Uzmanı / Sosyalink Digital Agency Danışmanlığı Ajans Başkanı